Televizyonların önüne otururuz, futbol istatistiklerinin, hisse senedi kotasyonlarının, banka bilançolarının kutsal çizelgelerini okuruz, çocukların, sevgililerin, kendimizin derecelerini kontrol ederiz, maaşları, renkleri, notları, arabaları, penisleri, göğüsleri, metrekareleri, yolları, mahalleleri, ülkeleri ölçeriz. Her şeyi ölçebiliriz ama ruhu değil. Ruh ölçülemediğinden onu yok sayarız. Ölçeriz ve kazanırız ya da ölçeriz ve korkarız; her durumda da kaybederiz çünkü her ikisi de sadece bazıları tarafından geçerli kabul edilen bir kıstasa bağlıdır. Zaferlerimiz de, trajedilerimiz de anlara ait dağlardır; başka bir saatin vuruşuyla ikisi de tozun içindeki karınca tepeciklerine dönüşüverirler...
11 Ekim 2009 Pazar
Luke'n Günlüğünden...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder